ISSN: 2980-1192
Araştırma Makalesi
http://dx.doi.org/10.29228/umay.70972
https://umayjournal.com
“Çiğne-” Sözcüğünün Kökeni Üzerine
Mustafa Ay a
a
Arş. Gör., Ondokuz Mayıs Üniversitesi İnsan ve Toplum Bilimleri Fakültesi Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü
Makale Bilgisi
Öz
Süreç Geçmişi
Geliş:
08.06.2023
Kabul:
30.06.2023
Türkiye Türkçesinde temel anlamı ‚ağza alınan bir şeyi dişler arasında ezmek,
öğütmek‛ olan çiğne- sözcüğü üzerine etimolojik kaynaklardaki izahlar yeterince
açıklayıcı değildir. Sözcüğün kökeni ve oluşumu hakkında farklı yaklaşımlar
bulunmaktadır. Bu çalışmada sözcük hakkında etimolojik kaynaklarda ve müstakil
makalelerde belirtilen görüşlere yer verilecektir. Bu görüşler değerlendirilip
eleştirilecek ve sözcüğün tarihi lehçelerde tanıklandığı örnekler ve kavram alanı
tespit edilecektir. Sunulan verilerden sözcüğün temel anlamının Eski Türkçe
devrinde ‚ağızda dişler arasında ezmek‛ değil, ‚düğümlemek suretiyle sıkıştırmak,
bağlamak‛ olduğuna; sözcüğün dişler arasında ezmek anlamını Orta Türkçe
devrinden itibaren kazandığına işaret edilecektir. Sözcüğün Dîvânu Lugâti’tTürk’te tanıklanan ‚(yük, bohça vb. şeyleri) bağlamak‛ anlamındaki çıg- fiilinden
geldiği, sunulan verilerle desteklenerek ortaya konmaya çalışılacaktır.
Anahtar Kelimeler:
Türkiye Türkçesi
çiğneköken bilgisi
Eski Türkçe
©Atıf Bilgisi:
Ay, M. (2023). ‚Çiğne-‛ sözcüğünün kökeni üzerine. Umay, Türkiye Cumhuriyeti'nin
Yüzüncü Yılı ve Gazi Mustafa Kemal Atatürk Özel Sayısı, 1(2), 7-15.
ISSN: 2980-1192
Research Article
http://dx.doi.org/10.29228/umay.70972
https://umayjournal.com
Etymology of the word “Çiğne-”
Mustafa Ay a
a
Res. Assist., Ondokuz Mayıs University Faculty of Humanities and Social Sciences
Article Information
Abstract
Article History
Received:
08.06.2023
Accepted:
30.06.2023
The word ‚çiğne-‛ (to chew) in Turkish, which has a basic meaning of ‚crushing or
grinding something in between the teeth,‛ does not have a clear explanation in
etymological sources. There are different approaches regarding the origin and
formation of the word. This study aims to present the views found in etymological
sources and independent articles about the word. These views will be evaluated
and critiqued, and examples from historical dialects and the conceptual field will
be provided. Based on the presented data, it will be indicated that the basic
meaning of the word in Old Turkish was not ‚crushing between the teeth‛ but
rather ‚tying or compressing by knotting.‛ It will be pointed out that the meaning
of crushing between the teeth was acquired by the word starting from the Middle
Turkish period. Furthermore, it will be argued, supported by the presented data,
that the word is derived from the verb ‚çıg-‛ meaning ‚to tie (loads, bundles, etc.)‛
as witnessed in Dîvânu Lugâti’t-Türk.
Keywords:
Turkey Turkish
to chew (çiğne-)
Etymology
Old Turkish
©Cite:
Ay, M. (2023). Etymology of the word ‚Çiğne-‛. Umay, Centennial of the Republic of Türkiye
and Gazi Mustafa Kemal Atatürk Special Issue, 1(2), 7-15.
Mustafa Ay
Giriş
Türkçe Sözlükte; ‚1. Ağza alınan bir şeyi dişler arasında ezmek, öğütmek, 2. Ayağı veya tekerleği
altına alarak ezmek, 3. Sayılması gereken bir şeyi saymamak, itibar etmemek, ayaklar altına almak, 4.
Egemenliği altına almak, hükmetmek‛ (TS, 2019: 546) anlamlarıyla verilen çiğne- sözcüğünün kökeni
hakkında etimolojik kaynaklardaki izahlar yeterince açıklayıcı değildir. Bu çalışmada öncelikle sözcüğün
etimolojisine ilişkin yaklaşımlara değinilecek, daha sonra tarihi ve çağdaş lehçeler ile ağızlardaki veriler
ışığında sözcüğün etimolojik izahına girişilecektir.
Yaklaşımlar
Hermann Vámbéry, Etymologisches Wörterbuch der Turko-Tatarischen Sprachen adlı sözlüğünde
sözcüğe ‚(Çağ.) ćajnamaḳ= ağzı ileri geri hareket ettirmek (çiğneme)‛ ve ‚(Osm.) ćıjnamaḳ, ćijnemek=
çiğnemek, salınmak, tıpış tıpış yürümek‛ olarak yer vermiştir (1878: 138).
Drevnetyurkskiy Slovar’da čeknä- maddesinde, Kutadgu Bilig 3846’da geçen ‚çikne-: sıkı dikmek, altın
tel ile ipek kumaş üzerine nakış işlemek; yere sürgü çekmek‛ (Arat, 2018: 1138) anlamlarına gelen sözcüğün
geçtiği dize örneklenmiştir (1969: 143).
Clauson, An Etymological Dictionary of Pre-Thirteenth-Century Turkish adlı etimolojik sözlüğünde
çikne- maddesinde sözcüğün çikin isminden türemiş bir fiil olduğunu belirtir. ‚Kaşgarlı’nın iki çevirisi
arasında bir anlamsal bağlantı görmek güç. İkinci biçimi çeyne- olan Osmanlıca çigne- (çiyne-) ile ilgili
değildir.‛ şeklinde açıklama yapmıştır. Sözcük tabanını sözlüğündeki çikin(2)’e dayandıran Clauson, çikin(2)
için ‚altın işleme. Muhtemelen Çince alıntı bir sözcük; ikinci hece chin (kin) ‘altın’ olabilir.‛ açıklamasını
yapmıştır (1972: 416).
9
Marcel Erdal, Old Turkic Word Formation’ın isimden fiil yapan +A- eki maddesinde sözcüğü;
‚çiK(i)n+ä‛ şeklinde değerlendirmiştir. Erdal, sözcüğün açıklamasını ‚‘işlemek’, muhtemelen kumaş veya
ipek üzerindeki altın iplik. Fiili DLT ve KB’den alıntılayan EDPT, sözcüğün tabanı için Çince bir etimoloji
öne sürer; bu, çiKnä-’i +A- ile türetilen tek yabancı bir dilden alınma sözcük yapardı. Ancak çiKin’in kendisi
Türkçede ayrıca tanıklanmıştır.‛ der (1991: 419).
Hasan Eren, Türk Dilinin Etimolojik Sözlüğü adlı eserinde sözcüğe yer vermemiştir (2020).
Andreas Tietze, Tarihî ve Etimolojik Türkiye Türkçesi Lugati’nin çiyne-/çiğne- maddesinde sözcüğü
‚dişleri arasında ezmek‛, ‚üzerinde yürümek‛, ‚tekerlek altına alarak ezmek‛, ‚aldırmamak, saymamak, yok
bellemek‛ olarak anlamlandırmış ve ‚/g/’den neşet etmeyen /y/ sesinin yazıda /ğ/ harfiyle gösterilmesi için‛
sözlüğündeki çeyne- maddesine gönderme yapmıştır. çeyne-/çeğne- maddesinde de sözcüğün anlamları
için ‚çiğnemek‛, ‚ayak altında çiğnemek‛, ‚ısırarak parçalamak‛ açıklamalarını yapmış, sözcüğün
Çağataycada çayna- olarak görüldüğünü belirtmiştir (2021, C:II: 191, 228).
Tuncer Gülensoy, Türkiye Türkçesindeki Türkçe Sözcüklerin Köken Bilgisi Sözlüğü’nde sözcüğe ‚çiğne1-:
(ağızla) Çiğnemek‛ ve ‚çiğne2-: (ayakla) çiğnemek‛ şeklinde ayrı maddelerde yer vermiş ancak her iki
maddede de sözcüğün etimolojisini ‚çik-ne‛ olarak izah etmiştir (2018: 173).
Nişanyan’a göre sözcük ‚Orta Türkçe çayna- ‚çiğnemek‛ fiilinden evrilmiştir‛. Tarihi lehçelerde
tespit edilen en eski kaynak olarak Mukaddimetü’l-Edeb işaret edilmektedir1.
Erol Güngördü, ‚Köken Bilimlik Çözümlemeler-I‛ adlı makalesinde sözcüğün farklı anlamlarından
dolayı kökenleri farklı sesteş iki ayrı çiğne- üzerinde durmuş ve ‚bir şeyi ağza alıp dişler arasında ezmek,
öğütmek‛ anlamıyla verdiği çiğne-(1) sözcüğünün etimolojik izahını *çay-ın+a- olarak yapmıştır (2012: 110,
111).
1
URL-1
UMAY Türkiye Cumhuriyeti'nin Yüzüncü Yılı ve Gazi Mustafa Kemal Atatürk Özel Sayısı 1(2) 2023
Mustafa Ay
‚çay- fiili, Türk dilinin tarihî ses bilgisinde söz başında gerçekleşen y->ç- değişmesi (DLT II: 311)
ve çiğne-(1) fiilinin içerdiği ‘ezmek, kırmak, parçalamak’ kavramı göz önünde tutularak ET yay‘yaymak, dağıtmak’ (OrhTG: 259) ~ yañ- ‘yaymak, dağıtmak, hezimete uğratmak’ (OrhTG: 258) ile
birleştirilebilir.‛ (2012: 111)
‚1. ayakla üstüne basmak; 2. ayakla veya tekerlekle altına alıp ezmek, ezip öldürmek; 3. mec. ezip
perişan etmek, mahvetmek, harap etmek; 4. mec. gereken saygıyı göstermemek, hürmetsizlik etmek, hiçe
saymak, ihlal etmek‛ anlamlarıyla verdiği çiğne-(2) sözcüğünün ise etimolojik izahını *çıg+a-n- olarak
yapmıştır (2012: 112, 113).
‚Çağatay Türkçesinde tanıklanan çıkan- ‘çiğnemek, ayaklar altında çiğnemek’ (ML: 113) < çıkan- < çıka- ‘çiğnemek, pâymâl etmek, yençmek’ (ŞS: 162) verilerinin ışığında TT çiğne (2) fiilinin,
çıkan- ~ çığan- (öze dönüşlü) fiilinin göçüşmeli biçimi olduğunu ileri sürebiliriz. < Çağataycada
tespit edilen çıka- ~çıga- fiilinin kökünü Türkiye Türkçesi ağızlarında buluyoruz: çığ (IV) ‘sınır’,
çığ (VI) ‘kar üzerindeki ayak izi’ kökünden +a- ve -n- ekleriyle genişleyen çığan- (~çıkan-) fiili,
göçüşmeye uğrayıp incelerek çiğne- (2) biçimini almıştır.‛ (2012: 113).
Değerlendirme
10
Yukarıdaki yaklaşımlar dikkate alındığında; 1. Vambery, Clauson ve Güngördü’nün ‚dişler arasında
çiğnemek‛ ve ‚ayakla veya tekerlekle ezmek‛ anlamlarına dayalı olarak farklı kökene dayalı sesteş iki farklı
çiğne- (çiğne-1 ve çiğne-2) kabul ettikleri görülür. 2. DTS ve OTWF’de, Eski Türkçede sözcüğün ‘nakış
işlemek’ anlamı üzerinde durulmuştur. 3. Tietze ve Nişanyan, sözcüğün Orta Türkçe ve Çağataycada çaynaşeklinde görüldüğüne dikkat çekmişlerdir. 4. Gülensoy ise sözlüğünde sözcüğe Vambery, Clauson ve
Güngördü gibi sesteş iki farklı çiğne- maddesi altında yer vermiştir. Ancak iki maddede de sözcüğün
etimolojik izahı aynıdır.
Sözcüğün izlerini tarihî lehçelerde aradığımızda Nişanyan ve Güngördü’nün ileri sürdüğü gibi
sözcüğün tanıklandığı ilk örnek Mukaddimetü’l-Edeb’deki çaynap (Yüce, 2014: 69) örneği değil, Eski Uygur
Türkçesi döneminde görülen çiknemiş (Tezcan, 1975: 32) ve Dîvânu Lugâti’t-Türk’te görülen çigne- (ErcilasunAkkoyunlu, 2020: 473) örnekleridir.
Sözcüğün tarihî lehçelerdeki kavram alanına bakıldığında şu verileri saymak mümkündür:
Eski Uygur Türkçesi: çıg-: aganta etmek, sıkı bağlamak (Wilkens, 2021: 227), çıgru-: aşağı basılmak (Wilkens,
2021: 227), çıgruk: sıkıştırılmış yer (Wilkens, 2021: 227), çigil-: engellenmek, aganta edilmek
(Wilkens, 2021: 231), çigin: ipek, kenevir, altın diba, ipekten, altın dibadan (Wilkens, 2021: 231),
çigine-~çig(i)ne-: altın iplikle işlemek (Wilkens, 2021: 231), çiginlig: ipekten, kenevirden (Wilkens,
2021: 232).
Karahanlı Türkçesi: çıg: göçebelerin sazdan yaptıkları çadır örtüsü (Ercilasun-Akkoyunlu, 2020: 400), çıg-:
(yük, bohça vb. şeyleri) bağlamak (Ercilasun-Akkoyunlu, 2020: 237), çıgıl-: (bohça vb. şeyler ip vb.
şeylerle) bağlanmak (Ercilasun-Akkoyunlu, 2020: 271), çıgrıt-: (bir şeyi) sertleştirmek; sıkıştırıp
sertleştirmek; (birini) dayanıklı hale getirmek (Ercilasun-Akkoyunlu, 2020: 337), çıgru-: sertleşmek
(Ercilasun-Akkoyunlu, 2020: 467), çıgruk: çiğnenerek, sıkıştırılarak sertleşmiş, sert (ErcilasunAkkoyunlu, 2020: 205), çigil-: (düğüm) sağlamlaştırılmak; (ip) düğümlenmek (Ercilasun-Akkoyunlu,
2020: 271), çigne: Yağma lehçesinde tapan, sürgü (Tohumu örtmek ve toprağı düz hale getirmek
üzere öküzlerce çekilen enli tahta parçası) (Ercilasun-Akkoyunlu, 2020: 188), çigne-: toprağı
düzeltmek üzere sürgü hazırlamak (Ercilasun-Akkoyunlu, 2020: 473), çikten: eyer örtüsü (ErcilasunAkkoyunlu, 2020: 188), çit: üzerine nakışlar basılmış Çin ipeği (Ercilasun-Akkoyunlu, 2020: 396),
UMAY Türkiye Cumhuriyeti'nin Yüzüncü Yılı ve Gazi Mustafa Kemal Atatürk Özel Sayısı 1(2) 2023
Mustafa Ay
çikne-: sıkı dikmek, altın tel ile ipek kumaş üzerine nakış işlemek; yere sürgü çekmek (Arat, 2018:
672).
Harezm-Kıpçak Türkçesi: çayna-: kemirmek, çiğnemek (Yüce, 2014: 69), çaynam: lokma, parça (Yüce, 2014:
46, 79), çeyne-: çiğnemek (Eckmann, 2014: 25), çeynem: lokma, küçük parça (Eckmann, 2014: 295),
çiyne-: dişle ezmek, çiğnemek (Battal, 1934: 25), çayna-: çiğnemek (Argunşah-Güner, 2015: 164).
Çağatay Türkçesi: çakna-: çiğnemek, münkalıb olmak, divrilmek, karışmak (Durgut, 1995: 298), çayna-:
çiğnemek (Durgut, 1995: 303), çıg: kamış ve hasırdan örme çit, sinek girmemek üzere kumaş ve
hasırdan kapı perdesi (Durgut, 1995: 289), çıgın: bohça (Durgut, 1995: 327), çıka-: çiğnemek (Durgut,
1995: 327), çıkan-: çiğnemek, ayaklar altında çiğnemek (Ünlü, 2013: 244), çıy: kamışdan der-perde
(Durgut, 1995: 332), çigin: küçük bohça (Ünlü, 2013: 249), çigin: bend, düğüm (Durgut, 1995: 329).
Eski Oğuz Türkçesi: çıg: hasır (Kanar, 2018: 172), çiğlet-: çiğnetmek (Kanar, 2018: 175), çiyne-: ısırmak
(Kanar, 2018: 176), çiynem: çiğneme (Kanar, 2018: 176), çeyne-: çiğnemek (Acar, 2018: 347), çeyne-:
çiğnemek (Yılmaz-Demir-Küçük, 2013: 265).
Buraya kadarki verilerden hareketle şunlar söylenebilir:
11
1. Sözcük Eski Türkçe döneminde çikine-~çikne-~çigne- biçimlerinde tanıklanabilmektedir.
Sözcüğün Eski Türkçede temel anlamı ‚altın iplikle nakış işlemek‛tir. Sözcük daha sonra buradan ‚düğümü
sıkılaştırmak suretiyle baskılamak‛ şeklinde ikinci bir anlam kazanmıştır. DLT’de karşımıza çıkan çigne-:
toprağı düzeltmek üzere sürgü hazırlamak (Ercilasun-Akkoyunlu, 2020: 473) maddesinde de sözcüğün
sıkıştırmak/baskılamak anlamı üzerinden ‚toprağı ezmek/toprağı çiğnemek‛ anlamı kazandığı
anlaşılmaktadır. Nihayetinde sözcüğün günümüzde temel anlamı olarak karşımıza çıkan ‚ağza alınan bir
şeyi dişler arasında ezmek, öğütmek‛ anlamını Orta Türkçe devrinde kazandığını görmekteyiz. Öyle ki
Kamus-ı Türkî’de de çiğne- sözcüğünün birinci anlamı ‚ayakla basmak, ayak altında ezmek, pâymâl etmek‛,
ikinci anlamı ‚kahır ve tazyik altına almak‛, üçüncü anlamı ise ‚yemek üzere ağıza alınan şeyi dişle kırıp
ezmek‛ olarak geçmektedir (Şemseddin Sami, 2019: 217).2
2.Vambery, Clauson ve Güngördü gibi araştırmacıların sesteş iki farklı sözcük (çiğne-1 ve çiğne-2)
kabul etme yoluna gitmelerine; sözcüğün günümüzde ‚dişler arasında ezmek‛ temel anlamıyla ilk olarak
Orta Türkçe devrinde çayna- biçiminde geniş ve kalın ünlülü biçimde karşımıza çıkması ve Eski Türkçedeki
çigne- örneklerinin ise ‚altın iplikle nakış işlemek‛ gibi bir anlamı karşılıyor olması gerekçe gösterilebilir.
3. Sözcüğün Orta Türkçe devrinde Mukaddimetü’l-Edeb ve Codex Cumanicus’ta çayna- olarak
karşımıza çıkması ve akabinde Çağatay Türkçesinde de çakna- ve çayna- şekillerinin bulunması, Kıpçak
kolunda sözcüğün ünlülerinin düzlük-genişlik eğilimi gösterdiğini düşündürtebilir. Nitekim Karşılaştırmalı
Türk Lehçeleri Sözlüğü’nde de ‚(ağızla) çiğnemek‛ anlamındaki sözcüğün diğer lehçelerdeki biçimleri şu
şekildedir: Azerbaycan Türkçesi: çiynämäk; Türkmen Türkçesi: çeynemek; Kazak Türkçesi: şaynav; Kırgız
Türkçesi: çaynō; Başkurt Türkçesi: säynäv; Tatar Türkçesi: çäynäv; Özbek Türkçesi: çäynämåḳ; Y. Uygur
Türkçesi: çaynimak (1991: 132). Kırgız ve Kazak Türkçelerinde sözcüğün ünlülerinin düz-geniş olması da
Kıpçak kolunda böyle bir eğilim bulunduğunun göstergesi sayılabilir.
Öneri
Sıralanan veriler doğrultusunda Türkiye Türkçesindeki çiğne- sözcüğünün Eski Türkçe
çikne-’ten
geldiği söylenebilir. Sözcüğün Türkiye Türkçesinde temel anlamı ‚ağza alınan bir şeyi dişler arasında ezmek‛
iken Eski Türkçede böyle bir anlama karşılık gelmemektedir. Sözcük Eski Türkçede ‚altın iplikle (nakış)
2
Şunu da belirtmek gerekir ki Eski Türkçede ‚dişler arasında ezmek/çiğnemek‛ anlamları için kewşe- (geviş getirmek)
fiili bulunmaktadır (Ercilasun-Akkoyunlu, 2020: 469).
UMAY Türkiye Cumhuriyeti'nin Yüzüncü Yılı ve Gazi Mustafa Kemal Atatürk Özel Sayısı 1(2) 2023
Mustafa Ay
işlemek‛ anlamındadır. Fakat sözcüğün Eski Türkçede ve Türkiye Türkçesindeki temel anlamı arasında
semantik olarak ‚sıkıştırmak suretiyle baskıya maruz bırakmak‛ gibi bir anlam ilgisi bulunduğunu söylemek
mümkündür. Bu bağlamda düşünüldüğünde sözcüğün etimolojik tahlili için şöyle bir çözümleme yapmak
mümkündür: *çık-~çıg-(ı)n+a- > çıgına- > çıgna- > çığna- > çiğne-. DLT’de ‚(yük, bohça vb. şeyleri) bağlamak‛
anlamında çıg- sözcüğü geçmektedir (Ercilasun-Akkoyunlu, 2020: 237; Clauson, 1972: 405). çıg- sözcüğüne
eylem sonucu bildiren adlar türeten -n fiilden isim yapma ekinin (Erdal, 1991: 300; Tekin, 2016: 89, Eraslan,
2012: 107) eklenmesiyle elde edilecek çıgın sözcüğünün ‚bağlanan, bağlanmış, nakış işlenmiş, sıkıştırılmış‛
gibi anlamları karşılaması beklenir. çıg- fiilinden -n ekiyle türetilmiş sözcükleri tarihi lehçelerde ve Türkiye
Türkçesinde bulabilmekteyiz: çigin: ipek kumaşı (Ercilasun-Akkoyunlu, 2020: 473), çıġın: bohça, dört ucu bir
yere gelmiş ve dökülmüş ufak bohça (Durgut, 1995: 327), çıkın: bir beze sarılarak düğümlenmiş küçük bohça,
çıkı (TS, 2019: 531). çıgın sözcüğünden ise geçişli ve geçişsiz eylemler türeten +A- isimden fiil yapma eki
(Erdal, 1991: 418; Tekin, 2016: 84, Eraslan, 2012: 113) ile türetilen çıgına- sözcüğü elde edilmiştir. -n ekinin
yardımcı ünsüzü düz-dar /ı/ sesi orta hecede kalan vurgusuz ünlü olduğundan düşmüş ve sözcük çıgnabiçimine gelmiştir.
12
Tarihi lehçelerdeki; çıgru-: aşağı basılmak (Wilkens, 2021: 227), çıgruk: sıkıştırılmış yer (Wilkens, 2021:
227), çigil-: engellenmek, aganta edilmek (Wilkens, 2021: 231), çigin: ipek, kenevir, altın diba, ipekten, altın
dibadan (Wilkens, 2021: 231) çiginlig: ipekten, kenevirden (Wilkens, 2021: 232) çıg: göçebelerin sazdan
yaptıkları çadır örtüsü (Ercilasun-Akkoyunlu, 2020: 400) çıgıl-: (bohça vb. şeyler ip vb. şeylerle) bağlanmak
(Ercilasun-Akkoyunlu, 2020: 271), çıgrıt-: (bir şeyi) sertleştirmek; sıkıştırıp sertleştirmek; (birini) dayanıklı
hale getirmek (Ercilasun-Akkoyunlu, 2020: 337), çıgru-: sertleşmek (Ercilasun-Akkoyunlu, 2020: 467), çıgruk:
çiğnenerek, sıkıştırılarak sertleşmiş, sert (Ercilasun-Akkoyunlu, 2020: 205), çigil-: (düğüm) sağlamlaştırılmak;
(ip) düğümlenmek (Ercilasun-Akkoyunlu, 2020: 271) çikten: eyer örtüsü (Ercilasun-Akkoyunlu, 2020: 188), çit:
üzerine nakışlar basılmış Çin ipeği (Ercilasun-Akkoyunlu, 2020: 396), çikne-: sıkı dikmek, altın tel ile ipek
kumaş üzerine nakış işlemek; yere sürgü çekmek (Arat, 2018: 672) çıg: kamış ve hasırdan örme çit, sinek
girmemek üzere kumaş ve hasırdan kapı perdesi (Durgut, 1995: 289), çıgın: bohça (Durgut, 1995: 327), çıka-:
çiğnemek (Durgut, 1995: 327) çıy: kamışdan der-perde (Durgut, 1995: 332), çigin: küçük bohça (Ünlü, 2013:
249), çigin: bend, düğüm (Durgut, 1995: 329) çıg: hasır (Kanar, 2018: 172) gibi veriler de sözcük tabanı ve
türevlerinin ‚nakış işlemek, bağlamak, düğümlemek, sıkmak‛ anlam ekseni etrafında şekillendiğini
göstermektedir.
çıgın~çigin, çıgna-~çiğne- dönüşümleri için ise Eski Türkçede ve ağızlarda söz içindeki /ı/ ve /i/
seslerinin bir standardının olmadığını ve birbirinin yerini alabildiğini belirtmek gerekir. Bu tür sözcüklere
tarihî lehçelerden ve Derleme Sözlüğü’nden şu örnekler getirilebilir:
çıgıl- ~ çigil-: bağlamak, düğümlemek (Ercilasun-Akkoyunlu, 2020: 271)
çıt ~ çit: çit, parmaklık (Wilkens, 2021: 231; Ercilasun-Akkoyunlu, 2020: 140)
çıt ~ çit: çit (DS, 2019: 1192, 1239)
çız- ~ çiz-: çizmek (Ünlü, 2012-2: 137)
cız- ~ çiz-: çizmek (DerS, 2019: 951, 1253)
çığıt ~ çiğit: çiğit, çekirdek (DerS, 2019: 1162, 1209)
çığnak ~ çiğnek: ayakaltı, yol üstü (DerS, 2019: 1163, 1210)
çım- ~ çim-: yıkanmak (DerS, 2019: 1178, 1224)
Tarihî lehçelerdeki şu verilerden hareketle de sözcük tabanını ünlü ile biten tek heceli *çı- köküne
indirmek mümkün olabilir:
UMAY Türkiye Cumhuriyeti'nin Yüzüncü Yılı ve Gazi Mustafa Kemal Atatürk Özel Sayısı 1(2) 2023
Mustafa Ay
çıg: 1. göçebelerin sazdan yaptıkları çadır örtüsü (Ercilasun-Akkoyunlu, 2020: 400). 2. kamış (Wilkens,
2021: 227).*çı- tabanı üzerine aç-(ı)g, as-(ı)g, biti-g, çız-(ı)g, öl-(ü)g tap-(ı)g sözcüklerindeki gibi eylem sonucu
bildiren adlar türeten -g fiilden isim yapma eki (Erdal, 1991: 172; Tekin, 2016: 87, Eraslan, 2012: 105) gelerek
türetilmiştir.
çık: kapı perdesi (Wilkens, 2021: 227). *çı- tabanı üzerine agru-k, bulga-k, kerge-k, tanu-k, yaru-k
sözcüklerindeki gibi eylem sonucu bildiren adlar ve sıfatlar türeten -k fiilden isim yapma eki (Erdal, 1991:
224; Tekin, 2016: 88, Eraslan, 2012: 106) gelerek türetilmiştir.
çıp: ince dal (Ercilasun-Akkoyunlu, 2020: 139). *çı- tabanı üzerine ko-p sözcüğündeki gibi zarf
türeten(?) -p fiilden isim yapma eki (Tekin, 2016: 90) gelerek türetilmiştir.
çit: 1. üzerine nakışlar basılmış Çin ipeği (Ercilasun-Akkoyunlu, 2020: 396), 2. kamış veya dikenden
yapılan çit (Ercilasun-Akkoyunlu, 2020: 140). *çı- tabanı üzerine boşgu-t, çök-(ü)t, kon-(u)t, öl-(ü)t, yan-(u)t
sözcüklerindeki gibi eylem adları veya geçişli eylemlerin nesnesine, geçişsiz eylemlerin de öznesine işaret
eden isimler türeten -t fiilden isim yapma eki (Erdal, 1991: 308; Taş, 2015: 173, Eraslan, 2012: 108) gelerek
türetilmiştir.
13
Sonuç
Türkiye Türkçesinde temel anlamı ‚ağza alınan bir şeyi dişler arasında ezmek, öğütmek‛ olan çiğnesözcüğü tarihî lehçelerde ilk olarak Küentso Biyografisinin X. bölümünde çikne- biçiminde tanıklanmıştır.
DLT’de çikne- olarak karşımıza çıkan sözcük Eski Türkçede ‚altın ipekle kumaş üzerine tasvir işlemek‛
anlamındadır. Aynı zamanda DLT’de ‚toprağı düzeltmek üzere sürgü hazırlatmak‛ anlamında kaydedilen bir
çigne- sözcüğüne de rastlanır. Sözcüğün Eski Türkçede birinci anlamı ‚altın iplikle nakış işlemek‛ ikinci
anlamı ‚toprağı sürmek üzere sürgü hazırlamak‛tır. Sözcük, ‚dişler arasında sıkıştırmak‛ anlamını Orta
Türkçe döneminde kazanmıştır. Dolayısıyla sözcüğü DLT’de görülen çıg-: (yük, bohça vb. şeyleri) bağlamak
fiiline dayandırmak mümkündür. çıg- fiilinden -n fiilden isim yapma ekiyle türetilmiş bohça anlamına gelen
çıgın, çigin, çıkın sözcükleri hem tarihi lehçelerde hem de Türkiye Türkçesinde tanıklanmaktadır. çıgın, +Aisimden fiil yapma ekinin eklenmesiyle de önce çıgına- daha sonra vurgusuz orta hece vokalinin düşmesiyle
çıgna- olmuştur. Eski Türkçede ve günümüz Türkiye Türkçesi ağızlarında söz içi /ı/ ve /i/ seslerinin bir
standardının olmadığından bu sesler sözcük içinde birbirinin yerini alabilmektedirler. Standart Türkçede
sözcük çiğne- iken ağızlarda çığna- biçimine de hâlen rastlanmaktadır.
Kısaltmalar
TS: Türkçe Sözlük
Çağ: Çağatayca
Osm: Osmanlıca
DLT: Dîvânu Lugâti’t-Türk
KB: Kutadgu Bilig
EDPT: An Etymological Dictionary of Pre-Thirteenth-Century Turkish
DTS: Drevnetyurkskiy Slovar
OTWF: Old Turkic Word Formation
UMAY Türkiye Cumhuriyeti'nin Yüzüncü Yılı ve Gazi Mustafa Kemal Atatürk Özel Sayısı 1(2) 2023
Mustafa Ay
Kaynaklar
Acar, E. (2018). Eski Anadolu Türkçesi dönemine ait bir nehcü’l-ferâdîs. Gazi Kitabevi.
Arat, R. R. (2018). Kutadgu bilig. Kabalcı Yayıncılık.
Argunşah, M. - Güner, G. (2015). Codex Cumnicus. Kesit Yayınları.
Battal, A. (1934). İbnü-mühennâ lûgati. Devlet Matbaası.
Boeschoten, H. (2023). A dictionary of early middle Turkic. Brill.
Clauson, G. (1972). An etymological dictionary of pre-thirteenth-century Turkish. Clarendon Press.
Derleme sözlüğü - II. (2019). TDK Yayınları.
Drevnetyurkskiy slovar. (1969). Leningrad.
Durgut, H. (1995). Şeyh Süleyman Efendi-i Buhârî lügat-i Çağatay ve Türkî-i Osmânî *Yayımlanmamış Yüksek
Lisans Tezi]. Trakya Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü.
Eckmann, J. (2014). Nehcü’l-ferâdîs. TDK Yayınları.
Eraslan, K. (2012). Eski Uygur Türkçesi grameri. TDK Yayınları.
Ercilasun, A. B. ve Akkoyunlu, Z. (2020). Dîvânu lugâti’t-Türk giriş-metin-çeviri-notlar-dizin. TDK Yayınları.
Ercilasun, A. B. (2020). Kutadgu bilig grameri fiil. Akçağ Yayınları.
Erdal, M. (1991). Old Turkic word formation a functional approach to the lexicon Vol. I-II. Otto Harrassowitz.
Eren, H. (2020). Eren Türk dilinin etimolojik sözlüğü. TDK Yayınları.
14
Gülensoy, T. (2018). Türkiye Türkçesindeki Türkçe sözcüklerin köken bilgisi sözlüğü. Bilge Kültür Sanat Yayınları.
Güngördü, E. (2012). Köken bilimlik çözümlemeler-I. Gazi Türkiyat, 1 (10), 109-126.
Hacıeminoğlu, N. (2013). Karahanlı Türkçesi grameri. TDK Yayınları.
Kanar, M. (2018). Eski Anadolu Türkçesi sözlüğü. Say Yayınları.
Karşılaştırmalı Türk lehçeleri sözlüğü. (1991). Kültür Bakanlığı.
Nalbant, M. V. (2008). Divanü lugâti’t-Türk grameri-I İsim. Bilgeoğuz Yayınları.
Şemseddin Sami. (2019). Kamus-ı Türkî. TDK Yayınları.
Taş, İ. (2015). Kutadgu Bilig’de söz yapımı. TDK Yayınları.
Tekin, T. (2016). Orhon Türkçesi grameri. TDK Yayınları.
Tezcan, S. (1975). Eski Uygurca Hsüan Tsang biyografisi X. Bölüm. Ankara.
Tıetze, A. (2021). Tarihi ve etimolojik Türkiye Türkçesi lugati (İkinci Cilt). Türkiye Bilimler Akademisi.
Türkçe sözlük. (2019). TDK Yayınları.
Ünlü, S. (2013). Çağatay Türkçesi sözlüğü. Eğitim Yayınevi.
Ünlü, S. (2012-2). Harezm Türkçesi sözlüğü. Eğitim Yayınevi.
Ünlü, S. (2012-1). Karahanlı Türkçesi sözlüğü. Eğitim Yayınevi.
Vámbéry, H. (1878). Etymologisches wörterbuch der Turko-Tatarischen sprachen. F. A. Brockhaus.
Wilkens, J. (2021). Handwörterbuch des Altuigurischen. Universitätsverlag Göttingen.
UMAY Türkiye Cumhuriyeti'nin Yüzüncü Yılı ve Gazi Mustafa Kemal Atatürk Özel Sayısı 1(2) 2023
Mustafa Ay
Yılmaz, E., Demir, N. ve Küçük, M. (2013). Kısas-ı enbiya. TDK Yayınları.
Yüce, N. (2014). Mukaddimetü’l edeb. TDK Yayınları.
İnternet Kaynakları
URL-1: https://www.nisanyansozluk.com/kelime/çiğne- Erişim Tarihi: 22.06.2023.
15
UMAY Türkiye Cumhuriyeti'nin Yüzüncü Yılı ve Gazi Mustafa Kemal Atatürk Özel Sayısı 1(2) 2023