Academia.eduAcademia.edu
ISSN: 2980-1192 Araştırma Makalesi http://dx.doi.org/10.29228/umay.70972 https://umayjournal.com “Çiğne-” Sözcüğünün Kökeni Üzerine Mustafa Ay a a Arş. Gör., Ondokuz Mayıs Üniversitesi İnsan ve Toplum Bilimleri Fakültesi Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü Makale Bilgisi Öz Süreç Geçmişi Geliş: 08.06.2023 Kabul: 30.06.2023 Türkiye Türkçesinde temel anlamı ‚ağza alınan bir şeyi dişler arasında ezmek, öğütmek‛ olan çiğne- sözcüğü üzerine etimolojik kaynaklardaki izahlar yeterince açıklayıcı değildir. Sözcüğün kökeni ve oluşumu hakkında farklı yaklaşımlar bulunmaktadır. Bu çalışmada sözcük hakkında etimolojik kaynaklarda ve müstakil makalelerde belirtilen görüşlere yer verilecektir. Bu görüşler değerlendirilip eleştirilecek ve sözcüğün tarihi lehçelerde tanıklandığı örnekler ve kavram alanı tespit edilecektir. Sunulan verilerden sözcüğün temel anlamının Eski Türkçe devrinde ‚ağızda dişler arasında ezmek‛ değil, ‚düğümlemek suretiyle sıkıştırmak, bağlamak‛ olduğuna; sözcüğün dişler arasında ezmek anlamını Orta Türkçe devrinden itibaren kazandığına işaret edilecektir. Sözcüğün Dîvânu Lugâti’tTürk’te tanıklanan ‚(yük, bohça vb. şeyleri) bağlamak‛ anlamındaki çıg- fiilinden geldiği, sunulan verilerle desteklenerek ortaya konmaya çalışılacaktır. Anahtar Kelimeler: Türkiye Türkçesi çiğneköken bilgisi Eski Türkçe ©Atıf Bilgisi: Ay, M. (2023). ‚Çiğne-‛ sözcüğünün kökeni üzerine. Umay, Türkiye Cumhuriyeti'nin Yüzüncü Yılı ve Gazi Mustafa Kemal Atatürk Özel Sayısı, 1(2), 7-15. ISSN: 2980-1192 Research Article http://dx.doi.org/10.29228/umay.70972 https://umayjournal.com Etymology of the word “Çiğne-” Mustafa Ay a a Res. Assist., Ondokuz Mayıs University Faculty of Humanities and Social Sciences Article Information Abstract Article History Received: 08.06.2023 Accepted: 30.06.2023 The word ‚çiğne-‛ (to chew) in Turkish, which has a basic meaning of ‚crushing or grinding something in between the teeth,‛ does not have a clear explanation in etymological sources. There are different approaches regarding the origin and formation of the word. This study aims to present the views found in etymological sources and independent articles about the word. These views will be evaluated and critiqued, and examples from historical dialects and the conceptual field will be provided. Based on the presented data, it will be indicated that the basic meaning of the word in Old Turkish was not ‚crushing between the teeth‛ but rather ‚tying or compressing by knotting.‛ It will be pointed out that the meaning of crushing between the teeth was acquired by the word starting from the Middle Turkish period. Furthermore, it will be argued, supported by the presented data, that the word is derived from the verb ‚çıg-‛ meaning ‚to tie (loads, bundles, etc.)‛ as witnessed in Dîvânu Lugâti’t-Türk. Keywords: Turkey Turkish to chew (çiğne-) Etymology Old Turkish ©Cite: Ay, M. (2023). Etymology of the word ‚Çiğne-‛. Umay, Centennial of the Republic of Türkiye and Gazi Mustafa Kemal Atatürk Special Issue, 1(2), 7-15. Mustafa Ay Giriş Türkçe Sözlükte; ‚1. Ağza alınan bir şeyi dişler arasında ezmek, öğütmek, 2. Ayağı veya tekerleği altına alarak ezmek, 3. Sayılması gereken bir şeyi saymamak, itibar etmemek, ayaklar altına almak, 4. Egemenliği altına almak, hükmetmek‛ (TS, 2019: 546) anlamlarıyla verilen çiğne- sözcüğünün kökeni hakkında etimolojik kaynaklardaki izahlar yeterince açıklayıcı değildir. Bu çalışmada öncelikle sözcüğün etimolojisine ilişkin yaklaşımlara değinilecek, daha sonra tarihi ve çağdaş lehçeler ile ağızlardaki veriler ışığında sözcüğün etimolojik izahına girişilecektir. Yaklaşımlar Hermann Vámbéry, Etymologisches Wörterbuch der Turko-Tatarischen Sprachen adlı sözlüğünde sözcüğe ‚(Çağ.) ćajnamaḳ= ağzı ileri geri hareket ettirmek (çiğneme)‛ ve ‚(Osm.) ćıjnamaḳ, ćijnemek= çiğnemek, salınmak, tıpış tıpış yürümek‛ olarak yer vermiştir (1878: 138). Drevnetyurkskiy Slovar’da čeknä- maddesinde, Kutadgu Bilig 3846’da geçen ‚çikne-: sıkı dikmek, altın tel ile ipek kumaş üzerine nakış işlemek; yere sürgü çekmek‛ (Arat, 2018: 1138) anlamlarına gelen sözcüğün geçtiği dize örneklenmiştir (1969: 143). Clauson, An Etymological Dictionary of Pre-Thirteenth-Century Turkish adlı etimolojik sözlüğünde çikne- maddesinde sözcüğün çikin isminden türemiş bir fiil olduğunu belirtir. ‚Kaşgarlı’nın iki çevirisi arasında bir anlamsal bağlantı görmek güç. İkinci biçimi çeyne- olan Osmanlıca çigne- (çiyne-) ile ilgili değildir.‛ şeklinde açıklama yapmıştır. Sözcük tabanını sözlüğündeki çikin(2)’e dayandıran Clauson, çikin(2) için ‚altın işleme. Muhtemelen Çince alıntı bir sözcük; ikinci hece chin (kin) ‘altın’ olabilir.‛ açıklamasını yapmıştır (1972: 416). 9 Marcel Erdal, Old Turkic Word Formation’ın isimden fiil yapan +A- eki maddesinde sözcüğü; ‚çiK(i)n+ä‛ şeklinde değerlendirmiştir. Erdal, sözcüğün açıklamasını ‚‘işlemek’, muhtemelen kumaş veya ipek üzerindeki altın iplik. Fiili DLT ve KB’den alıntılayan EDPT, sözcüğün tabanı için Çince bir etimoloji öne sürer; bu, çiKnä-’i +A- ile türetilen tek yabancı bir dilden alınma sözcük yapardı. Ancak çiKin’in kendisi Türkçede ayrıca tanıklanmıştır.‛ der (1991: 419). Hasan Eren, Türk Dilinin Etimolojik Sözlüğü adlı eserinde sözcüğe yer vermemiştir (2020). Andreas Tietze, Tarihî ve Etimolojik Türkiye Türkçesi Lugati’nin çiyne-/çiğne- maddesinde sözcüğü ‚dişleri arasında ezmek‛, ‚üzerinde yürümek‛, ‚tekerlek altına alarak ezmek‛, ‚aldırmamak, saymamak, yok bellemek‛ olarak anlamlandırmış ve ‚/g/’den neşet etmeyen /y/ sesinin yazıda /ğ/ harfiyle gösterilmesi için‛ sözlüğündeki çeyne- maddesine gönderme yapmıştır. çeyne-/çeğne- maddesinde de sözcüğün anlamları için ‚çiğnemek‛, ‚ayak altında çiğnemek‛, ‚ısırarak parçalamak‛ açıklamalarını yapmış, sözcüğün Çağataycada çayna- olarak görüldüğünü belirtmiştir (2021, C:II: 191, 228). Tuncer Gülensoy, Türkiye Türkçesindeki Türkçe Sözcüklerin Köken Bilgisi Sözlüğü’nde sözcüğe ‚çiğne1-: (ağızla) Çiğnemek‛ ve ‚çiğne2-: (ayakla) çiğnemek‛ şeklinde ayrı maddelerde yer vermiş ancak her iki maddede de sözcüğün etimolojisini ‚çik-ne‛ olarak izah etmiştir (2018: 173). Nişanyan’a göre sözcük ‚Orta Türkçe çayna- ‚çiğnemek‛ fiilinden evrilmiştir‛. Tarihi lehçelerde tespit edilen en eski kaynak olarak Mukaddimetü’l-Edeb işaret edilmektedir1. Erol Güngördü, ‚Köken Bilimlik Çözümlemeler-I‛ adlı makalesinde sözcüğün farklı anlamlarından dolayı kökenleri farklı sesteş iki ayrı çiğne- üzerinde durmuş ve ‚bir şeyi ağza alıp dişler arasında ezmek, öğütmek‛ anlamıyla verdiği çiğne-(1) sözcüğünün etimolojik izahını *çay-ın+a- olarak yapmıştır (2012: 110, 111). 1 URL-1 UMAY Türkiye Cumhuriyeti'nin Yüzüncü Yılı ve Gazi Mustafa Kemal Atatürk Özel Sayısı 1(2) 2023 Mustafa Ay ‚çay- fiili, Türk dilinin tarihî ses bilgisinde söz başında gerçekleşen y->ç- değişmesi (DLT II: 311) ve çiğne-(1) fiilinin içerdiği ‘ezmek, kırmak, parçalamak’ kavramı göz önünde tutularak ET yay‘yaymak, dağıtmak’ (OrhTG: 259) ~ yañ- ‘yaymak, dağıtmak, hezimete uğratmak’ (OrhTG: 258) ile birleştirilebilir.‛ (2012: 111) ‚1. ayakla üstüne basmak; 2. ayakla veya tekerlekle altına alıp ezmek, ezip öldürmek; 3. mec. ezip perişan etmek, mahvetmek, harap etmek; 4. mec. gereken saygıyı göstermemek, hürmetsizlik etmek, hiçe saymak, ihlal etmek‛ anlamlarıyla verdiği çiğne-(2) sözcüğünün ise etimolojik izahını *çıg+a-n- olarak yapmıştır (2012: 112, 113). ‚Çağatay Türkçesinde tanıklanan çıkan- ‘çiğnemek, ayaklar altında çiğnemek’ (ML: 113) < çıkan- < çıka- ‘çiğnemek, pâymâl etmek, yençmek’ (ŞS: 162) verilerinin ışığında TT çiğne (2) fiilinin, çıkan- ~ çığan- (öze dönüşlü) fiilinin göçüşmeli biçimi olduğunu ileri sürebiliriz. < Çağataycada tespit edilen çıka- ~çıga- fiilinin kökünü Türkiye Türkçesi ağızlarında buluyoruz: çığ (IV) ‘sınır’, çığ (VI) ‘kar üzerindeki ayak izi’ kökünden +a- ve -n- ekleriyle genişleyen çığan- (~çıkan-) fiili, göçüşmeye uğrayıp incelerek çiğne- (2) biçimini almıştır.‛ (2012: 113). Değerlendirme 10 Yukarıdaki yaklaşımlar dikkate alındığında; 1. Vambery, Clauson ve Güngördü’nün ‚dişler arasında çiğnemek‛ ve ‚ayakla veya tekerlekle ezmek‛ anlamlarına dayalı olarak farklı kökene dayalı sesteş iki farklı çiğne- (çiğne-1 ve çiğne-2) kabul ettikleri görülür. 2. DTS ve OTWF’de, Eski Türkçede sözcüğün ‘nakış işlemek’ anlamı üzerinde durulmuştur. 3. Tietze ve Nişanyan, sözcüğün Orta Türkçe ve Çağataycada çaynaşeklinde görüldüğüne dikkat çekmişlerdir. 4. Gülensoy ise sözlüğünde sözcüğe Vambery, Clauson ve Güngördü gibi sesteş iki farklı çiğne- maddesi altında yer vermiştir. Ancak iki maddede de sözcüğün etimolojik izahı aynıdır. Sözcüğün izlerini tarihî lehçelerde aradığımızda Nişanyan ve Güngördü’nün ileri sürdüğü gibi sözcüğün tanıklandığı ilk örnek Mukaddimetü’l-Edeb’deki çaynap (Yüce, 2014: 69) örneği değil, Eski Uygur Türkçesi döneminde görülen çiknemiş (Tezcan, 1975: 32) ve Dîvânu Lugâti’t-Türk’te görülen çigne- (ErcilasunAkkoyunlu, 2020: 473) örnekleridir. Sözcüğün tarihî lehçelerdeki kavram alanına bakıldığında şu verileri saymak mümkündür: Eski Uygur Türkçesi: çıg-: aganta etmek, sıkı bağlamak (Wilkens, 2021: 227), çıgru-: aşağı basılmak (Wilkens, 2021: 227), çıgruk: sıkıştırılmış yer (Wilkens, 2021: 227), çigil-: engellenmek, aganta edilmek (Wilkens, 2021: 231), çigin: ipek, kenevir, altın diba, ipekten, altın dibadan (Wilkens, 2021: 231), çigine-~çig(i)ne-: altın iplikle işlemek (Wilkens, 2021: 231), çiginlig: ipekten, kenevirden (Wilkens, 2021: 232). Karahanlı Türkçesi: çıg: göçebelerin sazdan yaptıkları çadır örtüsü (Ercilasun-Akkoyunlu, 2020: 400), çıg-: (yük, bohça vb. şeyleri) bağlamak (Ercilasun-Akkoyunlu, 2020: 237), çıgıl-: (bohça vb. şeyler ip vb. şeylerle) bağlanmak (Ercilasun-Akkoyunlu, 2020: 271), çıgrıt-: (bir şeyi) sertleştirmek; sıkıştırıp sertleştirmek; (birini) dayanıklı hale getirmek (Ercilasun-Akkoyunlu, 2020: 337), çıgru-: sertleşmek (Ercilasun-Akkoyunlu, 2020: 467), çıgruk: çiğnenerek, sıkıştırılarak sertleşmiş, sert (ErcilasunAkkoyunlu, 2020: 205), çigil-: (düğüm) sağlamlaştırılmak; (ip) düğümlenmek (Ercilasun-Akkoyunlu, 2020: 271), çigne: Yağma lehçesinde tapan, sürgü (Tohumu örtmek ve toprağı düz hale getirmek üzere öküzlerce çekilen enli tahta parçası) (Ercilasun-Akkoyunlu, 2020: 188), çigne-: toprağı düzeltmek üzere sürgü hazırlamak (Ercilasun-Akkoyunlu, 2020: 473), çikten: eyer örtüsü (ErcilasunAkkoyunlu, 2020: 188), çit: üzerine nakışlar basılmış Çin ipeği (Ercilasun-Akkoyunlu, 2020: 396), UMAY Türkiye Cumhuriyeti'nin Yüzüncü Yılı ve Gazi Mustafa Kemal Atatürk Özel Sayısı 1(2) 2023 Mustafa Ay çikne-: sıkı dikmek, altın tel ile ipek kumaş üzerine nakış işlemek; yere sürgü çekmek (Arat, 2018: 672). Harezm-Kıpçak Türkçesi: çayna-: kemirmek, çiğnemek (Yüce, 2014: 69), çaynam: lokma, parça (Yüce, 2014: 46, 79), çeyne-: çiğnemek (Eckmann, 2014: 25), çeynem: lokma, küçük parça (Eckmann, 2014: 295), çiyne-: dişle ezmek, çiğnemek (Battal, 1934: 25), çayna-: çiğnemek (Argunşah-Güner, 2015: 164). Çağatay Türkçesi: çakna-: çiğnemek, münkalıb olmak, divrilmek, karışmak (Durgut, 1995: 298), çayna-: çiğnemek (Durgut, 1995: 303), çıg: kamış ve hasırdan örme çit, sinek girmemek üzere kumaş ve hasırdan kapı perdesi (Durgut, 1995: 289), çıgın: bohça (Durgut, 1995: 327), çıka-: çiğnemek (Durgut, 1995: 327), çıkan-: çiğnemek, ayaklar altında çiğnemek (Ünlü, 2013: 244), çıy: kamışdan der-perde (Durgut, 1995: 332), çigin: küçük bohça (Ünlü, 2013: 249), çigin: bend, düğüm (Durgut, 1995: 329). Eski Oğuz Türkçesi: çıg: hasır (Kanar, 2018: 172), çiğlet-: çiğnetmek (Kanar, 2018: 175), çiyne-: ısırmak (Kanar, 2018: 176), çiynem: çiğneme (Kanar, 2018: 176), çeyne-: çiğnemek (Acar, 2018: 347), çeyne-: çiğnemek (Yılmaz-Demir-Küçük, 2013: 265). Buraya kadarki verilerden hareketle şunlar söylenebilir: 11 1. Sözcük Eski Türkçe döneminde çikine-~çikne-~çigne- biçimlerinde tanıklanabilmektedir. Sözcüğün Eski Türkçede temel anlamı ‚altın iplikle nakış işlemek‛tir. Sözcük daha sonra buradan ‚düğümü sıkılaştırmak suretiyle baskılamak‛ şeklinde ikinci bir anlam kazanmıştır. DLT’de karşımıza çıkan çigne-: toprağı düzeltmek üzere sürgü hazırlamak (Ercilasun-Akkoyunlu, 2020: 473) maddesinde de sözcüğün sıkıştırmak/baskılamak anlamı üzerinden ‚toprağı ezmek/toprağı çiğnemek‛ anlamı kazandığı anlaşılmaktadır. Nihayetinde sözcüğün günümüzde temel anlamı olarak karşımıza çıkan ‚ağza alınan bir şeyi dişler arasında ezmek, öğütmek‛ anlamını Orta Türkçe devrinde kazandığını görmekteyiz. Öyle ki Kamus-ı Türkî’de de çiğne- sözcüğünün birinci anlamı ‚ayakla basmak, ayak altında ezmek, pâymâl etmek‛, ikinci anlamı ‚kahır ve tazyik altına almak‛, üçüncü anlamı ise ‚yemek üzere ağıza alınan şeyi dişle kırıp ezmek‛ olarak geçmektedir (Şemseddin Sami, 2019: 217).2 2.Vambery, Clauson ve Güngördü gibi araştırmacıların sesteş iki farklı sözcük (çiğne-1 ve çiğne-2) kabul etme yoluna gitmelerine; sözcüğün günümüzde ‚dişler arasında ezmek‛ temel anlamıyla ilk olarak Orta Türkçe devrinde çayna- biçiminde geniş ve kalın ünlülü biçimde karşımıza çıkması ve Eski Türkçedeki çigne- örneklerinin ise ‚altın iplikle nakış işlemek‛ gibi bir anlamı karşılıyor olması gerekçe gösterilebilir. 3. Sözcüğün Orta Türkçe devrinde Mukaddimetü’l-Edeb ve Codex Cumanicus’ta çayna- olarak karşımıza çıkması ve akabinde Çağatay Türkçesinde de çakna- ve çayna- şekillerinin bulunması, Kıpçak kolunda sözcüğün ünlülerinin düzlük-genişlik eğilimi gösterdiğini düşündürtebilir. Nitekim Karşılaştırmalı Türk Lehçeleri Sözlüğü’nde de ‚(ağızla) çiğnemek‛ anlamındaki sözcüğün diğer lehçelerdeki biçimleri şu şekildedir: Azerbaycan Türkçesi: çiynämäk; Türkmen Türkçesi: çeynemek; Kazak Türkçesi: şaynav; Kırgız Türkçesi: çaynō; Başkurt Türkçesi: säynäv; Tatar Türkçesi: çäynäv; Özbek Türkçesi: çäynämåḳ; Y. Uygur Türkçesi: çaynimak (1991: 132). Kırgız ve Kazak Türkçelerinde sözcüğün ünlülerinin düz-geniş olması da Kıpçak kolunda böyle bir eğilim bulunduğunun göstergesi sayılabilir. Öneri Sıralanan veriler doğrultusunda Türkiye Türkçesindeki çiğne- sözcüğünün Eski Türkçe çikne-’ten geldiği söylenebilir. Sözcüğün Türkiye Türkçesinde temel anlamı ‚ağza alınan bir şeyi dişler arasında ezmek‛ iken Eski Türkçede böyle bir anlama karşılık gelmemektedir. Sözcük Eski Türkçede ‚altın iplikle (nakış) 2 Şunu da belirtmek gerekir ki Eski Türkçede ‚dişler arasında ezmek/çiğnemek‛ anlamları için kewşe- (geviş getirmek) fiili bulunmaktadır (Ercilasun-Akkoyunlu, 2020: 469). UMAY Türkiye Cumhuriyeti'nin Yüzüncü Yılı ve Gazi Mustafa Kemal Atatürk Özel Sayısı 1(2) 2023 Mustafa Ay işlemek‛ anlamındadır. Fakat sözcüğün Eski Türkçede ve Türkiye Türkçesindeki temel anlamı arasında semantik olarak ‚sıkıştırmak suretiyle baskıya maruz bırakmak‛ gibi bir anlam ilgisi bulunduğunu söylemek mümkündür. Bu bağlamda düşünüldüğünde sözcüğün etimolojik tahlili için şöyle bir çözümleme yapmak mümkündür: *çık-~çıg-(ı)n+a- > çıgına- > çıgna- > çığna- > çiğne-. DLT’de ‚(yük, bohça vb. şeyleri) bağlamak‛ anlamında çıg- sözcüğü geçmektedir (Ercilasun-Akkoyunlu, 2020: 237; Clauson, 1972: 405). çıg- sözcüğüne eylem sonucu bildiren adlar türeten -n fiilden isim yapma ekinin (Erdal, 1991: 300; Tekin, 2016: 89, Eraslan, 2012: 107) eklenmesiyle elde edilecek çıgın sözcüğünün ‚bağlanan, bağlanmış, nakış işlenmiş, sıkıştırılmış‛ gibi anlamları karşılaması beklenir. çıg- fiilinden -n ekiyle türetilmiş sözcükleri tarihi lehçelerde ve Türkiye Türkçesinde bulabilmekteyiz: çigin: ipek kumaşı (Ercilasun-Akkoyunlu, 2020: 473), çıġın: bohça, dört ucu bir yere gelmiş ve dökülmüş ufak bohça (Durgut, 1995: 327), çıkın: bir beze sarılarak düğümlenmiş küçük bohça, çıkı (TS, 2019: 531). çıgın sözcüğünden ise geçişli ve geçişsiz eylemler türeten +A- isimden fiil yapma eki (Erdal, 1991: 418; Tekin, 2016: 84, Eraslan, 2012: 113) ile türetilen çıgına- sözcüğü elde edilmiştir. -n ekinin yardımcı ünsüzü düz-dar /ı/ sesi orta hecede kalan vurgusuz ünlü olduğundan düşmüş ve sözcük çıgnabiçimine gelmiştir. 12 Tarihi lehçelerdeki; çıgru-: aşağı basılmak (Wilkens, 2021: 227), çıgruk: sıkıştırılmış yer (Wilkens, 2021: 227), çigil-: engellenmek, aganta edilmek (Wilkens, 2021: 231), çigin: ipek, kenevir, altın diba, ipekten, altın dibadan (Wilkens, 2021: 231) çiginlig: ipekten, kenevirden (Wilkens, 2021: 232) çıg: göçebelerin sazdan yaptıkları çadır örtüsü (Ercilasun-Akkoyunlu, 2020: 400) çıgıl-: (bohça vb. şeyler ip vb. şeylerle) bağlanmak (Ercilasun-Akkoyunlu, 2020: 271), çıgrıt-: (bir şeyi) sertleştirmek; sıkıştırıp sertleştirmek; (birini) dayanıklı hale getirmek (Ercilasun-Akkoyunlu, 2020: 337), çıgru-: sertleşmek (Ercilasun-Akkoyunlu, 2020: 467), çıgruk: çiğnenerek, sıkıştırılarak sertleşmiş, sert (Ercilasun-Akkoyunlu, 2020: 205), çigil-: (düğüm) sağlamlaştırılmak; (ip) düğümlenmek (Ercilasun-Akkoyunlu, 2020: 271) çikten: eyer örtüsü (Ercilasun-Akkoyunlu, 2020: 188), çit: üzerine nakışlar basılmış Çin ipeği (Ercilasun-Akkoyunlu, 2020: 396), çikne-: sıkı dikmek, altın tel ile ipek kumaş üzerine nakış işlemek; yere sürgü çekmek (Arat, 2018: 672) çıg: kamış ve hasırdan örme çit, sinek girmemek üzere kumaş ve hasırdan kapı perdesi (Durgut, 1995: 289), çıgın: bohça (Durgut, 1995: 327), çıka-: çiğnemek (Durgut, 1995: 327) çıy: kamışdan der-perde (Durgut, 1995: 332), çigin: küçük bohça (Ünlü, 2013: 249), çigin: bend, düğüm (Durgut, 1995: 329) çıg: hasır (Kanar, 2018: 172) gibi veriler de sözcük tabanı ve türevlerinin ‚nakış işlemek, bağlamak, düğümlemek, sıkmak‛ anlam ekseni etrafında şekillendiğini göstermektedir. çıgın~çigin, çıgna-~çiğne- dönüşümleri için ise Eski Türkçede ve ağızlarda söz içindeki /ı/ ve /i/ seslerinin bir standardının olmadığını ve birbirinin yerini alabildiğini belirtmek gerekir. Bu tür sözcüklere tarihî lehçelerden ve Derleme Sözlüğü’nden şu örnekler getirilebilir: çıgıl- ~ çigil-: bağlamak, düğümlemek (Ercilasun-Akkoyunlu, 2020: 271) çıt ~ çit: çit, parmaklık (Wilkens, 2021: 231; Ercilasun-Akkoyunlu, 2020: 140) çıt ~ çit: çit (DS, 2019: 1192, 1239) çız- ~ çiz-: çizmek (Ünlü, 2012-2: 137) cız- ~ çiz-: çizmek (DerS, 2019: 951, 1253) çığıt ~ çiğit: çiğit, çekirdek (DerS, 2019: 1162, 1209) çığnak ~ çiğnek: ayakaltı, yol üstü (DerS, 2019: 1163, 1210) çım- ~ çim-: yıkanmak (DerS, 2019: 1178, 1224) Tarihî lehçelerdeki şu verilerden hareketle de sözcük tabanını ünlü ile biten tek heceli *çı- köküne indirmek mümkün olabilir: UMAY Türkiye Cumhuriyeti'nin Yüzüncü Yılı ve Gazi Mustafa Kemal Atatürk Özel Sayısı 1(2) 2023 Mustafa Ay çıg: 1. göçebelerin sazdan yaptıkları çadır örtüsü (Ercilasun-Akkoyunlu, 2020: 400). 2. kamış (Wilkens, 2021: 227).*çı- tabanı üzerine aç-(ı)g, as-(ı)g, biti-g, çız-(ı)g, öl-(ü)g tap-(ı)g sözcüklerindeki gibi eylem sonucu bildiren adlar türeten -g fiilden isim yapma eki (Erdal, 1991: 172; Tekin, 2016: 87, Eraslan, 2012: 105) gelerek türetilmiştir. çık: kapı perdesi (Wilkens, 2021: 227). *çı- tabanı üzerine agru-k, bulga-k, kerge-k, tanu-k, yaru-k sözcüklerindeki gibi eylem sonucu bildiren adlar ve sıfatlar türeten -k fiilden isim yapma eki (Erdal, 1991: 224; Tekin, 2016: 88, Eraslan, 2012: 106) gelerek türetilmiştir. çıp: ince dal (Ercilasun-Akkoyunlu, 2020: 139). *çı- tabanı üzerine ko-p sözcüğündeki gibi zarf türeten(?) -p fiilden isim yapma eki (Tekin, 2016: 90) gelerek türetilmiştir. çit: 1. üzerine nakışlar basılmış Çin ipeği (Ercilasun-Akkoyunlu, 2020: 396), 2. kamış veya dikenden yapılan çit (Ercilasun-Akkoyunlu, 2020: 140). *çı- tabanı üzerine boşgu-t, çök-(ü)t, kon-(u)t, öl-(ü)t, yan-(u)t sözcüklerindeki gibi eylem adları veya geçişli eylemlerin nesnesine, geçişsiz eylemlerin de öznesine işaret eden isimler türeten -t fiilden isim yapma eki (Erdal, 1991: 308; Taş, 2015: 173, Eraslan, 2012: 108) gelerek türetilmiştir. 13 Sonuç Türkiye Türkçesinde temel anlamı ‚ağza alınan bir şeyi dişler arasında ezmek, öğütmek‛ olan çiğnesözcüğü tarihî lehçelerde ilk olarak Küentso Biyografisinin X. bölümünde çikne- biçiminde tanıklanmıştır. DLT’de çikne- olarak karşımıza çıkan sözcük Eski Türkçede ‚altın ipekle kumaş üzerine tasvir işlemek‛ anlamındadır. Aynı zamanda DLT’de ‚toprağı düzeltmek üzere sürgü hazırlatmak‛ anlamında kaydedilen bir çigne- sözcüğüne de rastlanır. Sözcüğün Eski Türkçede birinci anlamı ‚altın iplikle nakış işlemek‛ ikinci anlamı ‚toprağı sürmek üzere sürgü hazırlamak‛tır. Sözcük, ‚dişler arasında sıkıştırmak‛ anlamını Orta Türkçe döneminde kazanmıştır. Dolayısıyla sözcüğü DLT’de görülen çıg-: (yük, bohça vb. şeyleri) bağlamak fiiline dayandırmak mümkündür. çıg- fiilinden -n fiilden isim yapma ekiyle türetilmiş bohça anlamına gelen çıgın, çigin, çıkın sözcükleri hem tarihi lehçelerde hem de Türkiye Türkçesinde tanıklanmaktadır. çıgın, +Aisimden fiil yapma ekinin eklenmesiyle de önce çıgına- daha sonra vurgusuz orta hece vokalinin düşmesiyle çıgna- olmuştur. Eski Türkçede ve günümüz Türkiye Türkçesi ağızlarında söz içi /ı/ ve /i/ seslerinin bir standardının olmadığından bu sesler sözcük içinde birbirinin yerini alabilmektedirler. Standart Türkçede sözcük çiğne- iken ağızlarda çığna- biçimine de hâlen rastlanmaktadır. Kısaltmalar TS: Türkçe Sözlük Çağ: Çağatayca Osm: Osmanlıca DLT: Dîvânu Lugâti’t-Türk KB: Kutadgu Bilig EDPT: An Etymological Dictionary of Pre-Thirteenth-Century Turkish DTS: Drevnetyurkskiy Slovar OTWF: Old Turkic Word Formation UMAY Türkiye Cumhuriyeti'nin Yüzüncü Yılı ve Gazi Mustafa Kemal Atatürk Özel Sayısı 1(2) 2023 Mustafa Ay Kaynaklar Acar, E. (2018). Eski Anadolu Türkçesi dönemine ait bir nehcü’l-ferâdîs. Gazi Kitabevi. Arat, R. R. (2018). Kutadgu bilig. Kabalcı Yayıncılık. Argunşah, M. - Güner, G. (2015). Codex Cumnicus. Kesit Yayınları. Battal, A. (1934). İbnü-mühennâ lûgati. Devlet Matbaası. Boeschoten, H. (2023). A dictionary of early middle Turkic. Brill. Clauson, G. (1972). An etymological dictionary of pre-thirteenth-century Turkish. Clarendon Press. Derleme sözlüğü - II. (2019). TDK Yayınları. Drevnetyurkskiy slovar. (1969). Leningrad. Durgut, H. (1995). Şeyh Süleyman Efendi-i Buhârî lügat-i Çağatay ve Türkî-i Osmânî *Yayımlanmamış Yüksek Lisans Tezi]. Trakya Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü. Eckmann, J. (2014). Nehcü’l-ferâdîs. TDK Yayınları. Eraslan, K. (2012). Eski Uygur Türkçesi grameri. TDK Yayınları. Ercilasun, A. B. ve Akkoyunlu, Z. (2020). Dîvânu lugâti’t-Türk giriş-metin-çeviri-notlar-dizin. TDK Yayınları. Ercilasun, A. B. (2020). Kutadgu bilig grameri fiil. Akçağ Yayınları. Erdal, M. (1991). Old Turkic word formation a functional approach to the lexicon Vol. I-II. Otto Harrassowitz. Eren, H. (2020). Eren Türk dilinin etimolojik sözlüğü. TDK Yayınları. 14 Gülensoy, T. (2018). Türkiye Türkçesindeki Türkçe sözcüklerin köken bilgisi sözlüğü. Bilge Kültür Sanat Yayınları. Güngördü, E. (2012). Köken bilimlik çözümlemeler-I. Gazi Türkiyat, 1 (10), 109-126. Hacıeminoğlu, N. (2013). Karahanlı Türkçesi grameri. TDK Yayınları. Kanar, M. (2018). Eski Anadolu Türkçesi sözlüğü. Say Yayınları. Karşılaştırmalı Türk lehçeleri sözlüğü. (1991). Kültür Bakanlığı. Nalbant, M. V. (2008). Divanü lugâti’t-Türk grameri-I İsim. Bilgeoğuz Yayınları. Şemseddin Sami. (2019). Kamus-ı Türkî. TDK Yayınları. Taş, İ. (2015). Kutadgu Bilig’de söz yapımı. TDK Yayınları. Tekin, T. (2016). Orhon Türkçesi grameri. TDK Yayınları. Tezcan, S. (1975). Eski Uygurca Hsüan Tsang biyografisi X. Bölüm. Ankara. Tıetze, A. (2021). Tarihi ve etimolojik Türkiye Türkçesi lugati (İkinci Cilt). Türkiye Bilimler Akademisi. Türkçe sözlük. (2019). TDK Yayınları. Ünlü, S. (2013). Çağatay Türkçesi sözlüğü. Eğitim Yayınevi. Ünlü, S. (2012-2). Harezm Türkçesi sözlüğü. Eğitim Yayınevi. Ünlü, S. (2012-1). Karahanlı Türkçesi sözlüğü. Eğitim Yayınevi. Vámbéry, H. (1878). Etymologisches wörterbuch der Turko-Tatarischen sprachen. F. A. Brockhaus. Wilkens, J. (2021). Handwörterbuch des Altuigurischen. Universitätsverlag Göttingen. UMAY Türkiye Cumhuriyeti'nin Yüzüncü Yılı ve Gazi Mustafa Kemal Atatürk Özel Sayısı 1(2) 2023 Mustafa Ay Yılmaz, E., Demir, N. ve Küçük, M. (2013). Kısas-ı enbiya. TDK Yayınları. Yüce, N. (2014). Mukaddimetü’l edeb. TDK Yayınları. İnternet Kaynakları URL-1: https://www.nisanyansozluk.com/kelime/çiğne- Erişim Tarihi: 22.06.2023. 15 UMAY Türkiye Cumhuriyeti'nin Yüzüncü Yılı ve Gazi Mustafa Kemal Atatürk Özel Sayısı 1(2) 2023